8 Mayıs 2014 Perşembe

İbni Haldun ve Coğrafyanın İnsanlar Üzerindeki Etkisi

İbn-i Haldun yaşadıkları coğrafyanın doğal koşulları insanların yapıları üzerinde de önemli ölçüde etki yaptığını "Mukaddime" adlı yazılarında ileri sürmüştür. Resim Türkiye üzerinde kurulu illerin yüksekliğine konumlarını gösteriyor. Böylece hangi ilin veya bölgenin insanı hangi yükseklikten geliyorlar? Birbirlerini nasıl anlayabilirler? Neler birbirlerine ters geliyor? anlayabiliriz belki. A.Devrim Karaca-Kaxumabuk2014
İbn-i Haldun ve Coğrafyanın İnsanlar Üzerindeki Etkisi
Türkiye insanları


Bu mevzuyu unutmadan şu meseleye bir bakalım:

İnsan bedenini etkileyen dış etkenler vardır. Bu hep böyle olmuş. Sıcak, soğuk, nem, kurak, yaz sıcağı ve rüzgar doğanın üzerinde değiştirici etkiler yapar ve insanın da. Güneşi ne kadar görüp görmediği de bu etkilere karakter katar. Geleneksel Çin Tıbbı (GÇT) böyle anlatıyor. Yanı sıra, iç etkenler de var tabi ki. Bu tıp insanlık tarihi kadar eski.

Bu dış etkenlerin hangisi hangi coğrafi bölgelerimizde daha etkili oluyor diye meteorolojinin kırk yıllık ortalama verileri üzerinden bir tarama yaptım. Hangi bölge insanın hangi duygusal davranışlara yatkın olabileceğini bu bilgilere bakarak, salladım. Bu yalnızca yüzeysel bir yaklaşım. Siz, GÇT'nin tüm düzeneği nasıl ele alıp nasıl çıkarımlar yapabildiğine ve hele de nasıl etkili çözüm getirdiğine bir bakın! Başlatma yine “Koca Karı”, “Koca Karı” diye. Sen hangi ilaç firmasına çalışıyorsun birader?

Meteorolojinin haritasına şöyle bir bakınca “Sıcaklık ve Kuraklık” ; İzmir'den aşağı, Ege bölgesinden başlayıp, Muğla'dan geçip Adana'ya kadar sahil boyunca tüm Akdeniz kıyı bölgesini, oradan da Mardin, Cizre'ye kadar Güneydoğu Anadolu'yu da içine alarak tüm güney Türkiye'yi kasıp kavuruyor anlaşılan.

Sıcak bir yere kadar neşe verir, eğlenceye sürükler, sarmaş dolaş olasın gelir, oynayasın, zıplayasın, yiyip içesin gelir. Yürektir. Ne var ki “Yüreğinizi at gibi yarıştırmayın enerjiniz tükenir, kuş gibi uçurmayın kanatlarınızı koparırsınız.” derler. Suyu kaçırmayın yani. Eğlenceyi terk etmek zordur. Bu yüzden tekrar organize olamazsınız. İşte o zaman ne olur: Kuraklaştıkça havalar o romantik yürek birden cellada döner, kasıp kavurur, delirtir. Tüm duygularımız alt üst olur, çöker. Ne beden ne de duygularınız dış etkilere yanıt verebilir. Soluk alıp vermek zorlaşır, astım başlar. Hıa, bu bölge insanlarının bu duygular civarında gezinmesine tanıksanız, şaşmayın. Havalardandır. Sıcak, serini arar. Sıcak, ateştir. Sıcak, gündelik hayatta eğlenceye düşkün, kolay ilişki kuran, ilişkisi kalıcı olmayan, samimiyetsiz ve fakat neşeli biri gibidir. Akdeniz akşamlarının özü bu.

Haritada “Soğuk”; İç Anadolu ve Doğu Anadolu'da büyük bir alanda insanları büzüyor. Erzurum, Kars ve Hakkari illerinde tavana ulaşıyor ve eksik kalır mı Marmara da Uludağ ile katılıyor. Ne de olsa Türkiye'nin çatısı sayılır buralar.

Soğuk ne yapar peki? Soğuk, kaygı ve korku, derin derin düşünmeyi, içe kapanmayı, ana karnına dönmeyi, korunma ihtiyacını, insancıllığı yitirmeyi tetikler. Everest'in zirvesine tırmananlarda zirveye yaklaştıkça, soğuktan elleri kolları tutmaz hale gelirken yani belli ki ölecekken yanındaki arkadaşının onu satmaya meyilli olması hali bir çok kez yaşanmış. Soğuk hassasiyeti zirveye çıkarır, beden de zihin de gücünü yitirir, hafıza çöker daha neler... Soğuk bölge insanının bel ve diz ağrıları, kulak çınlaması, ani terleme, soluk alıp verme düzensizliği gibi rahatsızlıkları bitmez. Yüksek yaylaların soğuğuna maruz kalmak seni güçlendiriyorsa nazik ve duyarlı bir insan yapar, çökertiyorsa kaba saba ve insan sütü emmemiş birine çevirir. Soğuk, sudur. Doğum öncesi enerjisini böbrek taşır derler. Böbrek, akciğer, dalak aman ha dikkat rahatsızlıklar buradan gelecektir. Soğuk, sıcağı arar. Kaplıca yolları sizi bekler. Yüksek ve soğuk gündelik yaşamda güvenilir, dayanışmacı, samimi, cana yakın yine de içe dönük biri gibidir.

Nem” haritasına bakınca Marmara bölgesi almış başını gidiyor, arkasından da tüm Karadeniz bölgesini kıyı boyunca bir halat gibi çekiyor. Ta ki, Artvin'e kadar neredeyse her yer nem, her yer isyan. Yine de Marmara bölgesi nem hariç iklim değerleri açısından bakınca, diğer bölgelerde ne varsa bende de var, tadımlık, diyor. Meğer, burası Akdeniz İklimi'yle, Karadeniz İklimi'nin kafa kafaya tokuşturduğu yermiş. O yüzden de “geçiş bölgesi” deniyormuş, Marmara'ya.

Nem insanı midesinden yakalar, dalağından kıvırır bir kenara atar. Orada kara kara düşüncelere gömer, ne istek ne de arzu bırakır insanda. Sindirim sistemini etkileyen nem, beyin ve yüreğe enerji akışını zorlaştırır. Beyin ve yürek darbe yerse ötesini söylemeye ne gerek. Düşünme ve anımsama yeteneği yerlerde sürünmeye başlar. Ya uykusuzluk çeker ya da sürekli uykuludur. Bir kabızdır, bir ishal. Duru düşünemediği gibi idrakı da geçtir, huzursuz ve depresiftir. Karadenizde gemi batırtır, insana. Dalak ve mide doğum sonrası enerjimizin merkezidir. Her ne kadar sıkıcı ve boğucu olsa da nem küflenme ve yeniden doğmanın doğasıdır da. Böyle yerler yeşildir.

Rüzgar haritasında Çanakkale ve Hatay/Samandağı civarı insanlar saçlarını savurup geziyormuş, esen yele karşı tir tir titreyerek. Memleketin geri kalanında ise, “eh işte!” herkes payına düşeni almış, birbirine imrenen yok. Eğer rüzgar sıcakta gelmişse kavuruyor, soğukta gelmişse kemikleri sızlatıyor. Nemli havada gelse “ohh” dedirtir, zaten. Yağmurlu havada gelmişse rüzgar -bayılırım böyle havalara, niyeyse herkes de gıcık kapar- hem ıslanırsın yetmezmiş gibi bir de donarsın. Rüzgar ya sakinleştirir üretken eder ya da öfkelendirir yıkıma taşır. Rüzgar ağır ağır değiştirir.

Türkiye'yi İzmir-Van hattı boyunca haritada ikiye bölersek; yukarıda kuzeye gittikçe havalar genelde daha bulutlu ve kapalı; aşağıda güneye gittikçe daha az bulutlu ve açık. Yani hep olduğu gibi kuzey karanlıkta kalıyor, güney aydınlıkta. Karanlık “Yin”, aydınlık “Yang” dır. Yin üretkenlik kutbudur, yang tüketme kutbu.

Bu arada “yin ile yang” için, “iyilik ve kötülüğün sembolüymüş” demekten, vazgeçin. Cahilce oluyor. Bu cennet ve cehennem kavramı olmayan bir ateiste “sen cehenneme gideceksin” demek, gibi. 

Aşkın Devrim Karaca 
Kaxumabuk
mayıs başı 2014
sürecek... 

Faydalanılan kaynaklar: 1) Meteroloji verileri için http://www.mgm.gov.tr/veridegerlendirme/il-ve-ilceler-istatistik.aspx?k=C 
  2) Çevresel etkilerin insan bedeni üzerindeki sağlık etkileri "Geleneksel Çin Tıbbı Makaleleri" kaxumabuk kitaplığı. 
3) İbni Haldun "Mukaddime I" çev.:Turan Dursun  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder